29 Aralık 2010 Çarşamba

THE CHEMICAL BROTHERS

Manchester Üniversitesinde tanışan Tow Rowlands ve Ed Simons (tam adları; Thomas Owen Rowlands ve Edmund John Simons) tarafından kurulan İngiliz elektronik müzik grubu The Chemical Brothers, müzik piyasasına 1992'de 'Dust Brothers' olarak katıldılar, fakat bu isim farklı bir grup tarafından da kullanıldığı için 1995'ten itibaren bugünkü isimlerini aldılar.

The Prodigy'nin 'Voodoo People' parçasına yaptıkları remix sayesinde adlarını duyurmayı başaran ikili 1995'te ilk albümleri olan 'Exit Planet Dust'ı piyasaya sürdü. Bu albümle kısa sürede bir milyondan fazla satarak Virgin Records'la anlaşma imzaladılar.

Bu albümden sonra belli bi zaman Dj'liğe ağırlık veren grup 1998'de 'Brothers Gonna Work It Out' isimli bir mix albümü yayınladı. Bu albümde Renegade Soundwave, Meat Beat Manifesto gibi zamanının önemli elektronik müzik gruplarının parçalarına yaptıkları mixler bulunmaktadır.

The Chemical Brothers 1999'da üçüncü albümleri olan 'Surrender'ı piyasaya sürdüler. Bu albümde Noel Galagher (Oasis), Hope Sandoval (Mazzy Star), Bernard Sumner (New Order) gibi önemli kişilerle çalıştılar. Bu albümde en çok dikkat çeken parçalar 'Hey Boy, Hey Girl' ve 'Let Forever Be' oldu.

2001'de çıkardıkları 'Come With Us' albümündeki, Richard Ashcroft düeti 'The Test' gerek müzik kalitesiyle gerek klibiyle, The Chemical Brothers'ın adından daha fazla söz edilmesini sağladı. Aynı albümde bulunan 'Galaxy Bounce' 'Tomb Raider' filminde, 'My Elastic Eye' parçası da 'The Butterfly Effect' filminde soundtrack olarak kullanıldı.

2005 yılında piyasaya sürdükleri 'Push The Button' albümünde yer alan 'Galvanize' single'ı 2006 yılında Grammy ödülüne layık görüldü.

'Push The Button'dan sonra en parlak dönemini yaşamaya başlayan grup 2007'de 'We Are The Night' albümünü yayınladı. Bu albümdeki 'Do It Again' single'ı 50.Grammy ödüllerinde 'En İyi Dans Parçası' kategorisinde aday gösterildi, fakat ödülü Justin Timberlake'in 'Love Stoned' parçası kazandı.

2010'un haziran ayında çıkardıkları 'Further' albümü ise 2011 Grammy ödüllerinde 'En İyi Elektronik Albüm' kategorisinde aday gösterildi.


Birçok filmde ve oyunda müzikleriyle sürekli karşımıza çıkan The Chemical Brothers; The Prodigy, Fatboy Slim ve The Crystal Method'la birlikte 'Big Beat' tarzının öncü gruplarındandır. 2005 yılında 'Efes Pilsen One Love Festival' kapsamında ülkemize gelen grup izleyenlere harika saatler yaşatmıştı.

Müzik faaliyetlerine hız kesmeden devam eden bu iki müzik dahisi ileriki zamanlarda insanları kendine daha fazla hayran edecek gibi. Bekleyip göreceğiz :D

28 Aralık 2010 Salı

Yazı Dizisi : 2011 neler getirecek

2010 yazında, Unirock, Sonisphere gibi festivaller ve Scorpions, Ozzy Osbourne gibi sanatçıların konserleriyle coştu Türk rock müzik severler. Doğal olarak bu ilgiden memnun kalan organizasyon yetkilileri de bir sonraki sene için çalışmalara erkenden başladılar. Bu yazı dizisinde de, 2011 yılında Türkiye'ye gelecek rock ve metal gruplarıyla ilgili bilgilendirmeler yapacağım size. Şu ana kadar kesin olarak açıklanan grup sayısı çok fazla değil, fakat Sonisphere, Unirock gibi festivallerin henüz işe yeni giriştiklerini düşünürsek, bu sayı oldukça artacaktır diye düşünüyor, düşünmekle kalmıyor umut ediyorum. Yazı dizisi sanatçı incelemelerinden çok kısa konser haberlerinden oluşacak, gerekirse sanatçılarla ilgili incelemeleri ve tabi ki gidebildiğimiz konserler hakkındaki değerlendirmeleri daha sonra ayrı başlıklar altında sunacağız size. Yazı dizisinin ilk konuğu ise, konserine 1 hafta kadar bir zaman kalmış olan, İsveçli progresif rock grubu Pain of Salvation olacak.

Tüm konser tutkunlarının ilgisini çekecek bir yazı dizisi olacağından eminim, daha fazlası için takipte kalın :)

Busta Rhymes




 

















Gerçek adı Trevor Tahiem Smith olan sanatçı 20.05.1972'de New York'ta doğmuştur.. Aslen Jamaika'lı olan Busta'nın hip-hop'la tanışması 12-13 yaşlarında yaşadığı şehir New York'ta olmuştur.. Genç yaşta hayatı sorgulamaya başlayan Busta arkadaşlarının da etkisiyle İslam dinini seçerek müslüman olmuştur.. Ve hayatında yaptığı en iyi hareketlerden biri olduğunu sık sık vurgulamaktadır..

Müzik kariyeri ise oldukça hareketlidir.. 1989da başlayan müzik tutkusu artarak devam etmektedir ve eğlenceli şarkılarıyla devam edecek gibi durmaktadır.. Dinlerken dikkat çeken en büyük özelliği flexleridir.. Normal konuşmalarında da çok hızlı konuştuğu için esprilere konu olabilecek kadar hızlı konuşmaktadır..

Busta Rhymes'ın şimdiye kadar 7 solo ve 3 mixtape albümü vardır


Kariyerinin başlarında 3 arkadaşıyla birlikte Leaders of the New School adlı grubu kurmuştur.. 1991 yılında "A Future Without A Past" adlı albümü ve 1993 yılında "T.I.M.E." adlı albümü çıkarmışlardır.. Grup içinde en çok dikkat çeken isim Busta olmuştur ve gruptan ayrılıp çalışmalarına solo olarak devam etmeye karar vermiştir.. Busta olamadan bu grup fazla bi varlık gösterememiş olup bi süre sonra dağılmıştır..


Busta Rhymes'ın ilk solo albümü 1996 yılında "The Coming" ismiyle piyasaya sürülmüştür.. Bu albüm Amerikan müzik listelerinde 6 numaraya kadar yükselmiştir.. Bu albümünden çıkan ilk single olan Woo Hah!! Got You All In Check” adlı parçasıyla 1997 "Grammy" müzik ödüllerinde "En İyi Rap Performansı" ödülünü almıştır.. İlk albümüyle böyle bi başarı göstermesi dikkatlerin üstüne çekilmesine neden olmuştur..

Busta, 7. albümünü Dr.Dre'nin prodüktörlüğünde sürdü. Bu albümü ile Amerika listelerinde 1 numara olmayı başardı. Bu albümde Missy Elliot, Nas, Rick James, Kellis ve Timbaland ile çalıştı; “Touch It”, “I Love My Chick”, “New York Shit” ve “In The Ghetto” parçalarına klip çekti...


Bunun dışında Busta'nın oyunculuk yetenekleri de oldukça dikkat çekmiştir ve birçok projede yer almıştır;


Kliplerinde ve gerçek hayatında oldukça neşeli olan ve insanlara en sempatik gelen rapperlardan biri olmayı
başaran
Busta Rhymes'ın sözleri de oldukça dikkat çekmektedir..Canlı performansları da oldukça başarılı olan Busta bu alanda da birçok ödüle layık görülmüştür..

Mariah Carey'le söylediği "I Know What You Want" şarkısı efsaneler arasında yerini almıştır.. Ve tabii ki Arab Money (remix)'i şiddetle tavsiye etmekteyim.. Bunun dışında Break Ya Neck şarkısı da oldukça eğlencelidir..Tabiiiiii unutmadan "Touch It"... Ve daha bi sürü.... Uzun lafın kısası "şiddetle tavsiye ederim bu herifi".. :)

27 Aralık 2010 Pazartesi

2010 süperdi, ama 2011 daha iyi olabilir mi? | Haber

                                                           

Türkiye'de bugüne kadar düzenlenmiş en büyük rock müzik festivallerinden biri olan "Sonisphere İstanbul 2010" rüzgar gibi geldi geçti diyebiliriz. Ülkemize ilk kez gelen Rammstein, yılların eskitemediği, heavy metalin babaları Accept ve Manowar ve henüz birçok ünlü festivalin dahi bir arada göremediği The Big Four'un sahne aldığı festival sonrası Purple Concerts yetkilileri bu festivallerin tek seferde kalmayacağını belirtmişlerdi. Tabi doğal olarak da festivalin üzerinden çok süre geçmeden bir sonraki yaz gelebilecek isimler için spekülasyonlar başladı.

Festivalin 2011'de yapılacak diğer ayaklarındaki grupların da yavaş yavaş belli olmasıyla, Türkiye ayağında yer alacak gruplar hakkındaki dedikodular da aldı başını gitti. Fakat birçok farklı müzik platformunda da konuşulan belli başlı grupların olduğunu söylemek mümkün. Örnek vermek gerekirse, kulislerde konuşulan isimler arasında Iron Maiden, Motörhead, AC/DC, Slipknot gibi rock ve metal müziğin kilometre taşları niteliğindeki grupların yanında, onlara nazaran daha hafif müzik yapan Coldplay, Radiohead gibi isimler de mevcut. Teker teker gelme olasılığı olan grupları incelemeye başlayabiliriz öyleyse:

                
Iron Maiden : Türk seyircisinin yıllardır özlemini çektiği bir grup Iron Maiden. Gerek yaptıkları müziğin tartışılmaz kalitesi, gerek canlı performansları, onları bugüne kadar zirvede tutmaya yarayan özellikleri oldu ve bazı kaynaklara göre, Iron Maiden'ın bu sene İstanbul'a gelmesi artık bir dedikodu bile değil. Purple Concerts'in grupla anlaşmayı sağladığı ve işin sadece tarih belirlemeye kaldığı sözleri dolaşıyor ortalıkta. Tabi hala ortada ne grup ne de organizasyon şirketi tarafından yapılmış bir açıklama olmadığı için dedikodu olarak varlığını sürdürüyor bu konu. Fakat Iron Maiden'ın konser tarihleri arasındaki bazı boşluklar ve festivalin diğer ayaklarında da yer almaları, bu ihtimali dikkat çekici hale getiren unsurlar.
 

Motörhead : Grubun daha önce Türkiye'de yaşadığı talihsiz olaya bakılırsa (bkz.: 25 Kasım 1998 Motörhead İstanbul konserinin seyirci azlığından dolayı iptali), grubun buraya gelmesi biraz da varsa önyargılarından kurtulmaya bakıyor. Hem geçen sene hem de bu sene Sonisphere'in birçok ayağında yer alan Motörhead, Türkiye'de de heavy metal tutkunları tarafından bayağı bir sevilen bir grup, ama bu şöhret bir Türkiye'de bir stadyum doldurabilecek bir şöhret mi bilinmez. Grupla ilgili herhangi bir söylenti veya dedikodu yok ortada, fakat diğer ülkelerde headliner olarak yer alan bu grubun Türkiye'ye gelme gibi bir ihtimali de olabilir.

 

AC/DC : Sonisphere kavramı Türkiye'ye geldi geleli, AC/DC ismi de gündemdeki yerini koruyor. Rock müziği seven birçok insan, Angus Young'u, gitarını, sahnede giydiği okul kıyafetini de görmek istiyor tabi ki ülkemizde. Geçen sene de gelebileceği düşünülen grubun gelme ihtimali bu sene de dedikodularda yerini alırken, Motörhead'de yaşanan şüphe AC/DC için de geçerli. Buna rağmen bazı kaynaklar (hafifmuzik.com), grupla bu sene değil fakat, 2012 için kesin olarak anlaşıldığını iddia ediyor. Bu durumda bize de bekleyip görmek düşüyor.  


Slipknot : Sonisphere'in diğer ülkelerdeki ayaklarıyla ilgili yapılan headliner açıklamalarından sonra, Iron Maiden'dan sonra en çok ilgi gören grup olduğunu söyleyebiliriz Slipknot'ın. Gerek sahne şovları, gerek rock müzikle ilgilenen Türk gençliğinin onları çok sevmesi, Slipknot'ı ideal bir headliner yapabilir burdaki konser için. Ama bir de solist Corey Taylor'ın geçen sene Stone Sour ile verdiği konseri düşünecek olursak, seyirciden tatmin olmadığı kendi hareketlerinden de anlaşılabiliyordu. Henüz ortada kendileriyle ilgili bir dedikodu yok fakat Corey Taylor geçen seneyi unutup bir şans daha verirse İstanbul'a, konser "teenager" akınına uğrayabilir, haberiniz olsun :)

 

Coldplay ve Radiohead : Yine Hafif Müzik'in haberine göre, Purple Concerts yetkilileri, bu iki grupla da anlaşma sağlamak üzere. Fakat ortada bir sorun var: Grupların Sonisphere kapsamında sahne almasının düşünülmesi. Sonisphere'in genel çizgisini bir düşünürsek, bunun gerçekten bir sorun olacağı apaçık ortada. Seyirci kitlesi tamamen farklı olan bu grupların bir arada sahne alması, bilet satışlarını da sekteye uğratabilir. Fakat bu iki grupla Sonisphere dışında anlaşma sağlanılması durumunda onları da Türkiye'de görebiliriz ilerleyen zamanlarda.

Biraz derleme haberi gibi oldu fakat, şu anki durum bu festivalle ilgili. İlerleyen zamanlarda açıklanan gruplar oldukça, buradan kısa veya ayrıntılı incelemelerle karşınızda olacağız.

Klasik Müzik ve Pulp Music




Rock, Metal, Rap, R&B iyiydi? Nereden çıktı klasik müzik?

Daha önceden bu blogda neler hakkında yazacağımızı anlatmıştık. Sıra geldi iş bölümüne. Klasik ve Ambient müzik başlığını ben aldım (Umut).

Peki neler yapacağız? Sadece klasik müzikle mi gidecek?

Bu başlığın ana hattı klasik müzik üzerine olacak. Sadece bu alana yönelmeyeceğim tabi. Blogtaki kendi konseptimi 3 bölümde oluşturacağım.
-Klasik ve ambient müzik üzerine albüm ve sanatçı incelemeleri
-Youtube Celebrities
-Online prodüksiyon dersleri (Pasak'ın da yardımlarıyla)

İncelemeler nasıl olacak?

Burada geçmişten başlayarak günümüze kadar gelen önemli sanatçıları tanıtacağız. Klasik müziğin kült bestecilerinin dışında bu işe yeni başlayan bestecilerden ya da modern dönem bestecilerinden albümler, şarkılar belirli kriterlere göre değerlendirilecek ve sizlere Klasik ve Ambient müzik dünyasında yol göstermeye çalışacağız.

Youtube Celebrities de nedir?

Bu bölümde ise internet aleminin en büyük video paylaşım sitesi olan Youtube'ta ünlenmiş bestecileri tanıtacağım. Kendileriyle yapılan blogumuza özel röportajlar ve kanallarına yapılan yönlendirmeler ile sizi bu insanlarla tanıştıracağız. Bu bölüm tabi ki sadece klasik müzik üzerine değil dünyanın çeşitli ülkelerinden birbirinden değişik tarzda müzikle uğraşan insanlar hakkında olacak.

Online prodüksiyon dersleri derken?

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte müzik dünyasının digital ortama aktarılması, amatör müzisyenlere ve evinin rahatlığında çalışmak isteyen profesyonel müzisyenlere ilaç oldu. Ben de bu başlıkta, bu işin temellerinden başlayarak bu olaya ilgi duyan insanlara gerekli bilgileri bir yazı dizisi halinde vereceğim. Hatta ilerleyen zamanlarda bunu bir video-ders şekline bile dönüştürebiliriz.

Nereden yazacaksın peki? Kaynağı görmek istiyoruz!

Öncelikli olarak yazılarımı kişisel tecrübeler ve beğeniler ile yürüteceğim. Ama işin teknik kısmına gelince vazgeçilmezlerimiz olan Vikipedi, Kutsal bilgi kaynağı Ekşisözlük ve internetteki tonlarca Türkçe ve Yabancı dillerdeki sitelerden size gerekli bilgileri derleyeceğim.

Bir dahaki yazıya bir incelemeyle devam edeceğim. O zamana kadar takipte kalın.
Umut.

26 Aralık 2010 Pazar

It's the music, that's the music!

Olay nedir?

Öncelikle, hedeflerimizi anlatmakla başlayalım. Tamamen yeni bir oluşum olan Pulp Music, "çok yönlü bir müzik oluşumu haline gelme" parolasıyla yola çıkmış bir ekip. Ama tabi henüz biz de o kadar işin içinde olmadığımız için, bir yerlerden başlayacaksak, bildiğimiz yerler olsun dedik ve ilk projemiz olan bu blogla karşınızdayız. Neler olacak burada? Mümkün olduğu kadar tarz aralığımızı geniş tutarak, müzik dünyasından, festivallerden haberler ve yeni çıkan albümler, amatör gruplar veya müzik dünyasına, geçmişten günümüze kadar farklı yollarla damgasını vurmuş isimler ve olaylarla ilgili incelemelerle, klasik bir giriş yapacağız işe. Peki burada olan burada mı kalacak? Bunun kesinlikle istemediğimiz birşey olduğunu şimdiden söyleyelim, çünkü ne kadar büyük bir kitleye ulaşabilirsek, uğraştığımız işler de o kadar farklı ve eğlenceli bir hale gelecek.

Sırada ne var?

Her şey, oluşumun ne kadar yayıldığına ve bizim ne kadar profesyonelleştiğimize bağlı. Ekibin müziğin teknik kısmı açısından işinin ehli insanlar olduğunu düşünürsek, oradaki "Productions" kelimesinin sadece özentilik ve dikkat çekmek için orada olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ama tabi, o iş biraz da maddi gelişime baktığı için, yakın bir zaman için bundan bahsetmek doğru olmayabilir. Fakat yakın zamanda hayata geçirmeyi planladığımız radyo projemiz ve yapmayı düşündüğümüz parti, yarışma vb. organizasyonlarla çok yönlülüğün de hakkını vermeye, gerekirse suyunu çıkarmaya da niyetliyiz.

İyi de, kimsiniz siz?

Yeterli olduğunu düşündüğüm bir tanım olarak, müzik dinlemeyi ve icra etmeyi seven ve " Neden bu işin içine biraz daha eğlence, azıcık da sosyallik katmayalım?" diyen birkaç genciz. He illa ki isim soyad istiyorum diyorsanız, buyrun sizi şöyle alalım :


http://www.facebook.com/#!/pages/Pulp-Music-Productions/122450901155181